2 Şubat 2012 Perşembe

YOLCU OTOBÜSÜM

           Bir gün otobüste insanlara baktım. Her birine tek tek... Kimi yorgun, Kimi düşünceli. Her birinin bir hikayesi vardır mutlaka dedim kendime ve sonra bu gözlem hobim haline gelmeye başladı. Analizler yaptım, otobüs insanlarını kobaylarım sayarak...
           Kimilieri vardır otobüse bindikleri noktada mıhlanırlar ve asla kımıldamazlar. İtersiniz, ayaklarına basarsınız, homurdanırsınız olmaz. Onlar yeminlidirler orda öyle durmaya. Eğer kımıldayabilme şansım varsa bu insanların yüzlerine bakarım uzun uzun... Öylece durmaları, bu konudaki ısrarları hatta bazen söylenmeleri hayatta da öylece kalan, durduğu yerde duran, alışkanlıklarını zamanla hayat biçimleri haline getiren insanlar olduklarını düşündürür bana. Örneğin bu insanlardan birisi bir memur diyelim. Asla bulunduğu odayı, kalemi ya da görevli olduğu konumu değiştirmek için girişimde bulunmazlar hatta ve hatta böyle bir durumun gerçekleşmesi korkusuyla sürekli tedirgin olurlar, bu uğurda tehlike gördükleri -ki bunlar genelde yeni olanlardır- kişilere sorun çıkarıp, göz dağı verirler. İş yeri bu şekilde geçiştirilebilir ama gelgelelim bu kişilerin bir de özel hayatları vardır. Birini beğenirler, karşı taraf istemese neye yarar ? Bizim sabitçi ısrar ve sebatla aşar sorunu. Daha sonra belki geçinemez ama olsun bu evlilik yürümek zorunda (!)... En beteri de çocuk yapmalarıdır. O zavallı küçüklerin gidiceği okuldan yapacağı mesleğe kadar hepsi belirlidir... Bir de sürekli etrafa bakıp oturmak için boşalacak koltuk ararlar, gözleri fel fecir okur. Bu uğurda her türlü kavgaya, hak çiğnemeye, insanları ezmek suretiyle kendilerine yol açmaya meyillidirler. İnanın bana böyle insanların iş yaşamında karşınıza çıkmasını hiç istemezsiniz. Durmadan devam eden bir rekabet, hep bir üst mevkiidir hedef. Bunun için üzerine basılmayacak insan, harcanmayacak arkadaş, çevrilmeyecek dolap yoktur.
         Ya arada öyle pasif, ürkek, birileri onlara çarpacak, geçerken dokunacak diye huzursuz olanlar... Onlara bazen kızar (bu kadar sünepe olmak niye diye) bazen de üzülürüm.Düşünsenize böyle birinin egolu bir amiri, hırslı bir arkadaşı olduğunu. Her türlü zulme açık, hep mutsuz, hep korkak insanlardır onlar. İşiğin komiği kibar, kendi halinde olmakla karıştırırlar bu durumu. Çocuklarına sürekli tembih ederler: "Sus sakın konuşma !" Örneğin:
-Baba öğretmen bana vurdu..
-Oğlum öğretmen o, döver de sever de...
-Arkadaşım saçımı çekti !
-Kızım olsun sen sakın kavga  etme ! Sen SUS, sen KORK, GÖZLERİN ÜRKEK KALSIN e mi ?!
           Hayalcileri de unutmamak lazım.. Cam önünde, orta kapının orada kendilerine bir yer bulabilirlerse hep dışarıya bakar, durmadan hayal kurarlar. Gözleri hep dalgındır, hep hülyalı... Çok çabuk anlarsınız onların aslında çok başka yerde olduklarını. Hemen hemen tüm iş girişimleri başarısızlıkla sonuçlandığı için şimdi hiç de mutlu olmadıkları bir yerde maaşlı çalışır bu arkadaşlar. Çünkü daima bedenleri burada, düşünceleri uzakta olduğundan, hayallerine ulaşmak için çıktıkları yolda yürümeye vakit bulamadıklarından o yolun sonunu asla göremezler. Murathan Mungan'ın otuzlu yaşlardaki yalnızlar ordusunun askerleridirler çoğu kez...
           "Peki bu otobüste sen kimsin ?" diyeceksiniz değil mi ? Ben otobüse bindiğim anda bir hareket içerisinde, hep daha ileri, daha arkaya geçmeye çalışan, oraların daha rahat olduğuna inanan biriyim. Hep gezginim yani ben. İki yıl üste üste aynı evde oturamam, hiç oturamadım en azından şimdiye kadar. Bu böyledir, diğer insanlar bölüm değiştirmeyi düşünürken ben sektör değiştiririm. Mesela pazar araştırmadan inşaat sektörüne, olmadı devlet memurluğuna, o da kesmedi öğrenciliğe... İlişkilerimde de affedemediğim durumlar olduğunda kesinlikle bu ilişki yürümek zorunda diye bir iddiada bulunmam.
           Kısaca bu yazdığım gözlemlerin hepsi tecrübeyle sabittir. Hayat bazen insanı kendi küçük oyunlarını yenmeye sevk eder, bazen mutlak yenilgiye ya da bazen benim gibi oyunu hiç bitirmemeye...
                               Bir günleriniz tünelin hep aydınlık tarafında olsun...
                               BİR GÜN GÖRÜŞMEK ÜZERE HOŞÇA KALIN.

1 yorum:

  1. güzel kızımın emeğine sağlık (taslaklarımı bilgisayara o geçiriyor da vaktimin olmadığında)

    YanıtlaSil