Toplumların genelinde, muhafazakar kapalı toplumların ise tamamında çapkınlıkla ilgili en büyük yanılgı bu çarkı sadece erkeklerin döndürebilmesi, hatta ve hatta yaratıcısının direkt erkek olduğunu kesin yargılarla kabul etmeleridir.
Bunun yanlışı aslında, ergen iki çocuğunun biri kız biri erkek olan ailelerinin evlerinin sofralarında , akşam sohbetlerinde başlar. Erkek anlatır yeni tanıştığı bir kızla nasıl da flört ettiğini, onu nasıl tavladığını,öyle heveslidir ki bunu anlatırken, ağzı kulaklarındadır, neden olmasın kendi açısından zaferdir yaşadıkları.çünkü o erkektir. Ve ne kadar çapkın olursa toplumda o kadar kabul görecektir. Bunun bilinciyle omuzlarını dikleştirerek, derin bir nefes alarak göğsünü şişirir ki, kendinden eminliğini vücut dilinde de yansıtsın etrafına, okulun bahçesindeki, otobüsteki, okul gezisindeki, okul velaybol takımındaki küçük mecralarını anlatırken Gencin bundan keyif alması doğal gelebilir tabii, ancak sofradaki tüm aile bireyleri de aynı keyfi yaşarlar, ne kadar otoriter de olsa baba, gerekirse köşeye çekilip duymuyor gibi davranarak kulaklarını kabartır sohbete ,kabaran da sadece kulakları da değildir üstelik, aynen aslan oğlunun ki gibi göğüslerini dikleştirir. Ne de olsa babasının oğludur. Yaşadıkları da sonuna kadar mubahtır.Hele anne bir kadın olarak daha vahim bir yanlıştadır. E kızlar oğluna bakmayacak da kime bakacak helal olsun biricik oğluna,
Peki ya o ,masada bir de genç kızımız var. Kafası önünde diğerleri kocaman kocaman gülümserken, o, sadece yanaklarında hafif bir pembelik, (sanki tüm bunları kendi yaşamışçasına utanarak ) hafif tebessümler eder. Hoşuna gider kardeşi yada ağabeyinin yaşadığı mutluluğu paylaşır tabii,Ama yüreğinde sevdiğinin sızısı vardır.En yakınlarının kulaklarını, gönüllerini tıkadığı, yok saydığı bu sızı , kimbilir sevdalısının yemek masasının bu akşamki konuğudur. Kendi evinde gözardı edilen onun da duygusal bir takım ilişkiler yaşamaya ihtiyacı ve hakkı olduğu, başak bir evin sarı duvarlarında yankı bulur , gene bir erkek çocuğunun gölgesinde
Kişilerin yaşları ilerleyince bu masum ilişkiler biraz daha derinleşir, belki çirkinleşir,maalesef basite bile indirgenir zaman zaman, artık maceraların anlatıldığı mekan bir kahvehane, cafe yada bilardo salonu, dinleyiciler arkadaşlardır. Malum artık durum aile arasında görüşülecek mahremiyeti aşmıştır. Anlatıcı özellikle adı çıkmış bazı meslekleri de yapıyorsa değme keyfine, mutlaka ayağını her dokunduğu ülkede, şehirde olan dizi ,dizi sevgililer, tanıştıktan iki saat sonra otel odasına, kadının evine gidiş ve öz konusu erkeğimizin üstün başarıları , kahkalar eşliğinde masaya yatırılır.( İşin traji komik yanı ise bizim çapkının çoğu geceler yalnızlıktan yabancı sokaklarda beyhude dolaşmasıdır ki şimdiki konumuzun o olmadığından üzerinde durmayacağız.)
Bizim uluslararası ün yapmış kişimiz çoğu kez evlidir.Ya da en azından kendisinin ciddi ilişki gözüyle baktığı flörtü de vardır. Peki bu arkadaş anılarını ballandıra ballandıra anlattığı o sandalyeden kalktığında oraya kendi mahallesinden bıyıkları yeni terleyen bir delikanlı gelse de biraz daha utana sıkıla mahalleden bir abladan öğrendiklerini anlatsa,,,, cinayetlerin en kanlısı yaşanır değil mi, nasıl olur?Olanaksız olan böyle bir konuyu telaffuz edenin bile katli vaciptir.Dile gelemez bir şeyken bu nasıl yaşanabilir. Bizim kahraman gider bir sene sonra döner orada yaptığı her şey normal , normal ne demek övgüye değerdir. Ancak bıraktığı yerdekilerin aynı temizlikte olması şarttır. Zira kendisi böyle bir kalleşliğe , (köprünün öbür yakasında kendini bulunca olayın adı kalleşliğe döner ) maruz kalamaz, olmaz ya onu bu duruma düşüren olursa da gereği de yapılır üstelik!
Konu aslında çok açık duygusal ilişkiler iki kişiliktir. Kadın ve Erkek. Her çapkın erkeğin, çapkın olmak adına yaptığı her hareketin karşı yakasında bir kadın vardır.
Unutmayın ne erkektir ne dişi bunu yapan iki kişi. O yüzden bir daha düşünün siz hakikaten ÇAPKINMISINIZ ?
Bir günleriniz tünelin hep aydınlık yanına yakın olsun
Bir gün görüşmek üzere
Hoşçakalın